Bugün yaşadığımız salgın eskilerle kıyaslanamayacak büyüklükte ve küresel durumda olup mücadele aylardır sürüyor.Yakın zamanda da biteceğe benzemiyor.Zorunlu olmadıkça evlerden dışarı çıkmıyoruz.Başta sağlık çalışanlarımız olmak üzere tüm kesimler canla başla mücadele ediyor.Birçok sağlık çalışanımız da bu mücadelede hayatını kaybetmiş durumda..Kurallara uyarak ve dayanışma ile bu salgının üstesinden geleceğimize inanıyorum.Ben de evde kaldığımız şu karantina günlerinde özellikle Espiye ve çevresinde geçmişe dair öğrendiklerimi siz değerli dostlarımla paylaşmaya çalışıyorum..
Çocukluğumuzun ve gençliğimizin en renkli simalarından biriydi.Babamın deyişiyle en az 20 obaya yol yaptırılmasına öncülük etmiş iyi bir insandı...Benim çocukluğumda araba yolu Karadoğa’ya kadardı.O zamanların kamyonculuğu da yolculuğu da oldukça zordu.Uzun ve çileli bir yolculuğun ardından Karadoğa’ya ulaşılırdı.Haravalı katırcılar kiralanır, eşyalar yüklenir, çoluk çocuk,inek,dana ve daha ne varsa önlere katılır, obalara varılırdı…Meryemoğlu Mehmet Özkul da bu efsane olmuş kamyonculardan biriydi.Espiye’de fındık ve zahire ticaretiyle uğraşıyordu.Aynı zamanda obalara nasıl yol ulaştırabiliriz diye de kafa yoruyordu.
‘’Barış Gönüllüleri Örgütü 1961 yılında ABD’nin resmi bir birimi olarak kurulmuştur. Barış Gönüllüleri’nin amacı, ABD’yi diğer devletlere tanıtmak, diğer devletleri yakından tanımak, az gelişmiş ülkelere sosyal ve ekonomik kalkınmaları konusunda yeterli vasıflara sahip iş gücü sağlamak olarak ifade edilmiştir. Diğer yandan ABD, Barış Gönüllüleri'ni soğuk savaş döneminde Sovyet Rusya'ya karşı silahsız bir güç olarak kullanmıştır. Barış Gönüllüleri, ABD-Türkiye arasında 1962 yılında imzalanan bir anlaşmayla Türkiye’ye gelmeye başlamıştır. Barış Gönüllüleri’nin faaliyetleri, zararlı olduğu gerekçesiyle oluşan toplumsal ve siyasal tepkiler sonrasında durdurulmuş ve Barış Gönüllüleri, 1971 yılından sonra Türkiye’ye gelmemiştir. Türkiye'de bulundukları süre içerisinde resmi rakamlara göre, toplam 1460 Barış Gönüllüsü Türkiye’nin çeşitli bölge, il, ilçe ve köylerinde eğitim, sağlık, toplum kalkınması, köy kalkınması çerçevesinde farklı programlarda görev yapmıştır…’
NÜFUS DEFTERİNDE ESPİYE KÖYÜ(1845)
‘’1836’lı yıllarda Espiye’den geçen Ispartalı Seyrani şu dizeleri söylemiştir: ‘’Andan binip biz yolumuzu seçtik/Espiye bellerin yel gibi geçtik.’’.. Espiye,Osmanlı döneminde Tirebolu kazasına bağlı bir köy statüsünde iken bir İskele-Pazar olarak önem kazanıp gelişme göstermiş ve 20.yüzyılda tam anlamıyla bir kasaba ve Cumhuriyet döneminde de ilçe merkezi haline gelmiştir…
Akıl Baba dağının adı halk arasında ''Halbaba'' nadiren de ''Zuhur Baba'' diye anılır.Halbaba yöre halkının yayla yaşayışı sırasındaki en sık uğrak yerlerinden bir tanesidir.Yaylaya çıkıp köylere/şehirlere dönenlere sorulan ilk soru genellikle 'Halbaba'ya çıktın mı?'şeklindedir... Rivayete göre Horasan Erenlerinden, Hacı Bektaş Veli Hazretlerinin ve onun talebesi makamı Güvendi yaylasında bulunan Güvenç Abdal Hazretlerinin de müridi olan Akıl Baba bu civara yerleşen Türkmen/Çepni Bektaşi dervişlerdenmiş ve hastalara şifa, dertlilere deva sunar, onların dertlerini keramet ''Zuhur'' ettirerek ''Hal'' edermiş.Hal kelime itibariyle bir sorunu çözme,karışık bir sorunun içinden çıkma,bir sonuca varma anlamlarına gelmektedir...
"Osmanlı devrinde halkın başlıca şikayetleri arasında yol yokluğu gelmekteydi.Gülhane Hattı Hümayunu’nun ilanından itibaren devletin bir bayındırlık(nafia)politikasına sahip olması gerektiği kavranmış ve harekete geçilmişti…II.Abdülhamit devrinde nafia işleri ticaret işleri ile birlikte bir nezaret halinde teşkilâtlandırılmıştır.Bu nezaretin yapısında nafia komisyonu ile şimendiferler,köprüler ve şoseler müdürlükleri vardır…Tirebolu kazasında köprü yaptırılmak istenen yerler arasında Espiye Deresi olarak da bilinen Gelevara Deresi vardır.Gelevara Deresi üzerine köprü yapılması halkı o kadar meşgul etmiştir ki,daha sonra bu halkın dilinde kolbastı havasında bir türkü olup çıkmıştır:
Bu foto 1975 yılında eski belediyenin önünde bir bayram töreni sırasında çekildi.Benim bu fotoda yer almamın hikayesi dün gibi aklımda.Lise 1.sınıftaydım.O yıllarda bayram törenlerine askeri usul manga düzeninde giderdik.Yani büyükler önde küçükler arkada.Ben kısa boylu olduğum için töreni izlemem mümkün değildi.Arka sıralardan grubu yara yara öne kadar ulaştım.O ulaşmanın rahatlığıyla elimi iki yana açarak oh dedim dünya varmış.O sırada foto çektiriliyormuş.Fotoğrafçı deklanşöre bastı ben de karede yerimi aldım.Foto yıllar sonra bana ulaştı.İlk dikkatimi çeken sol baştaki öğretmenle(beyaz elbiseli), sağ baştaki kız öğrencinin bana tepkisel bakışı oldu…
‘’Savaş şartları nedeniyle görülen lüzum üzerine,Posta ve Telgraf Nezareti,Tirebolu merkezini geçici olarak kapatarak,17 km kadar batısında bulunan Espiye’de 23 Eylül 1332’de(6 Ekim 1916)yeniden bir posta merkezi kurdu… 14 Ağustos 1916 ve19 Ekim 1916’daki tertiplenmeye göre 3. Orduya bağlı 37.Kafkas Piyade Tümeninin Tirebolu’da olan karargahı,1916 yılı sonunda Arpacık Köyü’ne intikal etti… Bolşevik İhtilali ile birlikte Kasım 1917 sonlarında Rus kuvvetlerinin çözülmesi,Türk birliklerinin 12 Şubat 1918’de ileri harekatı Rusların bölgeden çekilmesini sağladı.Rusların çekilmesinden sonra da halkın ve muhacirlerin başta açlık ve salgın hastalıklar olmak üzere yaşadıkları sıkıntılar devam etmekteydi.Arageriş köyü muhtarı Abdurrahman,Çeğel köyü muhtarı Ali Osman,Adabük köyü muhtarı Muhsin,Çukur köyü muhtarı Ahmed ile ahaliden Ali,Hasan,Mustafa ve Mehmed adlı şahıslar Espiye’den çektikleri telgrafta,geçen yıl yeterli miktarda tohumluk verilmediğinden aç ve çaresiz kaldıklarını söylüyorlar,halkın mahv ve perişan olmaması için yeterli miktarda tohumluk verilmesini Dahiliye Nezaretinden talep ediyorlardı(17 Nisan 1918)…
İdari bakımdan 1929’da Tirebolu ilçesine bağlı bir nahiye durumunda olan Espiye’de ilköğretime yönelik nitelikli bir adımın izlerine 1921-1922 öğretim yılında rastlıyoruz…Tedrisat-ı İptidaiye Kanun-u Muvakkati’nin (Geçici İlköğretim Kanunu) 1913 yılında yürürlüğe girmesinden 8 yıl sonra o günlerde idari bakımdan Tirebolu kazasına bağlı köy statüsünde olan Espiye’de ilkokul açıldığı sözlü açıklamalardan anlaşılmaktadır.
1 Mayıs’ın ‘Emek ve Dayanışma Günü’ olmasının yanında Espiye için de önemli bir tarafı vardır.Eskiler hatırlar yöremizde ‘Eski Pazar’ diye söylenen bir tabir vardı.Bunun nedeni bir zamanlar Espiye pazarının pazar günleri kurulması, daha sonra ise 1880 yılının 1 Mayıs günü alınan bir kararla pazartesiye alınması ve halkımızın eski pazarı unutmaması…’’Gümüşhane ve Espiye madenlerinin bir sevk iskelesi olan,o zaman Tirebolu kazasına üç saat mesafede bulunan Espiye köyünde Pazar kurulması bir hayli eski yıllara dayanır.
Değerli dostlar; Yıllardır memleketimin tarihi ve doğal güzelliklerini,kültür hazinelerini ,insan hikayelerini gerek gezerek , gerek tanıklardan dinleyerek en fazla da değerli mahalli tarih araştırmacılarımızın eserlerinden yararlanarak kendi sosyal medya sayfamda yazmaya çalışıyorum.