Büyük bir salgınla karşı karşıyayız.Muhtemelen bu son da olmayacak.Alınan önlemlere titizlikle uyulması halinde salgını en az hasarla atlatacağımızı umuyorum..Geçmişte de bu ve buna benzer salgınlar yaşandı.Espiye'miz de bundan çok etkilendi…1916 yılında Mayıs-Haziran aylarında ,Ordu ile birlikte Espiye’de günde 5-6 kolera vakası görülmekteydi.Trabzon valiliği,14 Temmuz 1916’da Dahiliye Nezaretine gönderdiği şifre telgrafla,bu hastalığı,Giresun’dan gelen göçmenlerin getirdiğini ve gerekli önlemlerin alınmakta olduğunu bildirmekteydi.Bundan sonra 28 Mayıs 1917’de Espiye'de yine bir kolera vakası görülmüştür.Cephe gerisi olduğu halde,kolera salgınından dolayı sarsıntıda olan Espiye ve çevre köylerindeki halk,açlık ve sefaletten de şikayetçiydi..Savaş şartları gereğince görülen lüzumla,Posta ve Telgraf Nezareti,Tirebolu merkezini geçici olarak kapatarak 6 Ekim 1916 tarihinde Espiye'de yeni bir posta merkezi kurdu..Kurtuluş yıllarında Espiye yöresinin siyasi güvenlikten başka sorunları da vardı.Önceleri de yatağından taşarak,can ve mal zararına yol açmış olan Gelevara Deresi
bundan tam 101 yıl önce 17 Mart 1919 Pazartesi günü aynı taşkını yaşatmıştı.
.Bu tarihte Espiye’de kurulan hafta pazarına gitmekte olan ve dereden kayıkla geçmekte bulunan 6 kişi kayığın devrilmesi sonucu suya kapılmışlar ve boğularak ölmüşlerdir.Tirebolu kaymakamlığından verilen bilgiye göre boğularak ölenler;Hacıalioğlu Hakkı,Günioğlu Osman,Çonoğlu Ömer,Ustaoğlu Abdullah ile ismi belirlenemeyen bir kadın ile bir çocuktu…Espiye’nin hemen yanında bulunan Adabük köyünde pirinç tarlaları(andal) bulunmaktaydı.Bu nedenle halk arasında sıtma hastalığı çok yaygındı.Buna mukabil hükümet pirinç ekimini yasaklayarak bu andalların kurutulmasını istemişti.Temizliğine oldukça titiz olmak durumunda bulunan halk,sıcak su ile çamaşırlarını yıkamaya özen gösteriyordu..
Toplu ölümlere dahi sebebiyet verebilen hastalıklardan olan sıtma,yakın tarihlere kadar en çok Adabük mevkiinde görülmüştür.Bunun nedeni Adabük’te çeltik,pirinç..vb tarımının yapılması,dolayısıyla sazlık ve sulak alanların bol olmasıdır..Bu yörenin pirinci halk ağzında sözlü türkülere de yansımıştı.Giresunlu ünlü eşkiya Micanoğlu Hüseyin atlı olarak adamlarıyla buradan da geçmiş daha sonraki zamanlarda halk şu türküyü söylemiştir;
Ayvasıl’ın turuncu
Espiye’nin pirinci
Eşkiyalar içinde
Aslan Mican birinci..
Günümüzde Adabük eski görüntüsünden tamamen uzak olup az da olsa sulak ve sazlık alanlar ile pirinç sulama harkları görülmektedir…Bütün halkımıza geçmiş olsun dileklerimi sunuyorum…
Kaynakça:1.Giresun Tarihi Yazıları(Ayhan Yüksel)
2.Çepniler Tarihi Serüveni ve Giresun-Espiye Yöresinin Kültür Kökenleri(Mevlüt Kaya)