Espiye ilçesine bağlı köydür. Yörenin en eski köylerinden biridir. Köyün Türklerle bilinen tarihi, mevcut verilere göre 1071 Malazgirt savaşı sonrasında Çepni boyunun yöreye yaptıkları akınlara dek iner. Çepni köyünün adı, bölgedeki Türk iskanlarından itibaren tarihi süreçte herhangi bir değişime uğramamıştır. 1990’lı yılların başında köyün adı değiştirilmek istenmiş, ancak köy halkı buna onay vermemiştir. Köyün asırlar boyunca sahip olduğu Çepni adı; Oğuzların Çepni boyuna dayanmaktadır. Anadolu’nun Türk iskanına açılmaya başlamasından sonra, Çepni boyuna mensup onlarca ailenin bu köye gelip yerleşmesiyle köy, bu boyun adını almıştır. Köy, 1515 yılı Osmanlı kayıtlarında 14 hane olarak görülürken; 1554 yılı resmi kayıtlarında 7 haneye kadar düşmüştür. Bu tarihlerde Bayramoğlu nahiyesine bağlı olan Çepni köyü, 1954 yılına kadar Tirebolu’ya bağlı olup, aynı yılda Espiye’nin ilçe olmasından sonra Espiye’ye bağlanmıştır. Çepni köyünün adı, resmi kayıtlarda “Çepni” biçiminde yer alıyor olsa da gerek köy içinde gerekse dışında bazı kitlelerce söylemsel farklılaşmaya maruz kalmaktadır. “Çepni” yerine “Çetmi” şeklindeki bu farklı söylem tipi, Çepni köyünün belki de asırlardır karşı karşıya kaldığı bir durumdur. Bu nedenle günümüzde artık “Çetmi” biçimindeki telaffuza herhangi bir doğrulayıcı yahut tepkisel nitelik taşıyan herhangi bir müdahalenin yapılmayarak durumun olağan karşılanması dikkat çekicidir.
Çepni adı, halk ağzında söylemsel farklılıklar gösterirken, daha yakın dönemlere dek yanlış ve alakasız sözcüklerle karıştırılıyordu. Bunların en başında Romanlar için kullanılan “Çingene” sözcüğü geliyordu. Yani başka bir etnik grubun adı, Çepni boyunun ve Çepni köylülerinin üzerine adeta yamanıyordu. Ayrıca, bu tür yaklaşımların kaynağına ulaştığımızda eğitimsiz yahut hiç okumayan, araştırmayan kimselerce ortaya atılan sokak söylemlerinden ibaret olduğu açıkça görülmektedir. Diğer bir karışıklık ise Espiye ilçesine bağlı olan Cibril köyü(bugün mahalle statüsündedir)dür. Bu da Çepni adıyla karıştırılmaktadır ki; nedeni çok açıktır: Duyumsama benzerliği.
İki sözcüğün birbirine çok fazla benzediği söylenemez. Ancak, burada üzerinde durulması gereken, her iki sözcüğün vurgu benzerliğidir.Çepni adına dair bilgilerin yer aldığı en eski kaynak, Kaşgarlı Mahmut’un 466(1074) yılında yazımını bitirmiş olduğu ve 664(1266) yılında basılmış olan Divan-ı Lügati’t-Türk adlı eseridir.Kaşgarlı Mahmut, eserinde Oğuzları yirmi iki bölük olarak ele almış, boyların simgelerini (=onkun/tamga) göstermiş, ancak boy adlarının manası üzerinde durmamıştır.Çepni adını zikreden başka bir eski kaynak ise Reşided-Din Fazlullah’ın 1310 yılında yazdığı Cami’üt-Tevarih’tir. Eserin ikinci cildinde “Oğuzan ve Türkan” adıyla Oğuz Destanı anlatılır.Özetle; Oğuz’un vefatından sonra yerine Kün Han’ın geçtiği, Oğuz’un çok sevdiği bilge kişi olan Irkıl Hocanın, devletin devamlılığının sağlanması, ileride herhangi bir kargaşaya meydan verilmemesi için, yirmi dört oğuldan her birine birer lakap tespit ettiği anlatılır. Bu yirmi dört oğlun hayvanlarına ayrı ayrı damgalar vurularak, sürülerindeki hayvanların birbirleriyle karışmasına karşı önlem alınmıştır. Kök Han’ın dördüncü oğlu olan Çepni, “Nerede düşman görse durmayıp savaşan(=kandakı yağı göre derhal savaşır ve çarpar.)” anlamına gelmektedir.*Devamı bir sonraki sayıda...* (Bu metin, yasal olarak, yazarından izinsiz kullanılamaz.)