Devlet Arşivleri’nden edindiğimiz bazı belgeler ışığında Balıkesir’de bulunan ve Giresun adını taşıyan nahiyenin adının 1936’da değiştirilmesine yönelik girişimleri ve gerekçelerini aktaracağız. Nahiyenin adının değiştirilmesi hususunda Balıkesir vilayetinden yapılan teklifi, dönemin Dâhiliye Vekili Şükrü Kaya Başvekâlet’e şöyle arz etmişti: “Balıkesir Vilayetine bağlı Giresun nahiyesinin adının Savaştepe olarak değiştirilmesi hakkında hazırlanan kararnamenin esbabı mucibe layihasıyla birlikte iliştirilerek sunulduğunu saygılarımla arz ederim.” (BCA, 030 11 1 0 104 17 20 3 4).
Balıkesir’deki Giresun nahiyesinin adı, 5 Haziran 1936 tarihli, 12224 no.lu Kararname ile “Savaştepe” olarak değiştirilmiştir: “Madde- 1-Balıkesir Vilayeti merkez kazasına bağlı Giresun nahiyesinin adı Savaştepe olarak değiştirilmiştir. Madde- 2-Bu kararnamenin icrasına Dâhiliye Vekâleti memurdur.” [İmzalar: Reisicumhur Mustafa Kemal Atatürk, Başvekil İsmet İnönü, Dâhiliye Vekili Şükrü Kaya] (BCA, 030 11 1 0 104 17 20 3).
Balıkesir’in Giresun nahiyesi ile Giresun ilinin posta işlerinde birbiriyle karıştırılması ve evrakların yanlış yerlere gönderilerek resmî işlemlerde aksaklıkların yaşanması, söz konusu değişikliğin ana nedenini oluşturmuştur. Ayrıca aşağıdaki belgede yer aldığı üzere, nahiyeye “Savaştepe” adının verilmesi de Milli Mücadele’de Balıkesir’deki ilk mücadelenin buradaki tepeden başlamış olmasıdır:
“Esbab-ı Mucibe
Balıkesir Vilayetine bağlı Giresun Nahiyesi ekseri posta merkezlerince bilinemediğinden bu nahiyeye ait evrak ve muharreratın yanlışlıkla Giresun vilayetine gönderilmek suretiyle halk ve hükümet işlerinin aylarca gecikmekte olduğundan bahsiyle bu nahiye adının değiştirilmesine dair Giresun vilayetinin teklifiyle Giresun nahiyesi mücadelei milliyede Balıkesir’de ilk mücadelenin başladığı bir tepe üzerinde kurulması hasebiyle (Savaştepe) adıyla anılmasına dair Vilayet idare heyeti ve Umumi Meclisi kararlarına dayanarak Balıkesir vilayetinden yapılan teklif Vilayet İdaresi kanununun ikinci maddesine uygun görüldüğünden ilişik kararnamesi ona göre tanzim edildi.” (BCA, 030 11 1 0 104 17 20 3 5).
Savaştepe’de (Çomaklı cephesinde), Milli Mücadele şehitleri adına 1949’da Lalelik Tepesi’nde bir anıt yapılmıştır. Savaştepe, 1954’te ilçe statüsüne kavuşmuştur (“Kurtuluş Savaşında Savaştepe”, 19.05.2014, https://savastepe.bel.tr).
Balıkesir’deki Giresun, Osmanlı kayıtlarında 1530 ve 1867 yıllarında aynı adla nahiye olarak geçmektedir (Tahir Sezen, Osmanlı Yer Adları, BDA Genel Müdürlüğü, Ankara 2017, s.291). Giresun ilinin olduğu gibi, Balıkesir’deki Giresun’un ad kökenine dair pek çok rivayet ya da yaklaşım bulunmaktadır. Bunlardan bir kısmı yazılı kaynaklara dayandırılmakla birlikte bir kısmının bilimsel dayanağı yoktur. Anadolu’nun iki ayrı bölgesinde bulunan iki ayrı Giresun adlı yerleşim yerinin ad kökeni aynıdır ve bu adın kökeni iyice irdelendiğinde Yunan dili ile sınırlandırılamayacağı görülür. Avrupa, Asya ve Avrupa kıtalarındaki pek çok ülkenin dilini kadim zamanlardan itibaren ciddi biçimde etkilemiş olan Hitit diline (ve bu dili oluşturan toplulukların dillerine) kadar indirgenebilir. Çok tanrılı inanışları olan Hititlerde geyikler tanrısının adı “Haruva”dır (İsmet Z. Eyüboğlu, Tanrı Yaratan Toprak Anadolu, İstanbul 1990, s.295) ve bu ad “boynuzlu hayvan, geyik, boynuz” anlamındadır. Anadolu’da Harava adını taşıyan köyler (Giresun, Gümüşhane, Kars) olduğu gibi, Kafkaslarda, Avrupa’da da benzer yer adları (Haravi vs.) vardır. Dahası, anılan geniş coğrafyada boynuza benzeyen, çıkıntılı nesne ve hayvanların önemli bir kısmının adlandırılmasındaki “har, hor, kar, kor, car, cor, far, for” gibi kalıplar dikkat çekici çokluktadır (korna=korn=corn, korniş, korner, korepi=girebi, hortum, horoz, horsanak, kirpi, kerevu, karsak, karga, har frs. diken, vs.). Bunların dışında; Zülkarneyn’deki “zü” iki, “karn” boynuz... Örnek sözcük sayısını belki de binlere çıkarmak mümkün, ancak metnin ana temasından uzaklaşmamak adına kısıtlı verdik (Ayrıntılı bilgi için bkz. Mevlüt Kaya, Harava, Serüven yay., İstanbul 2015).
Şimdi Giresun’a ve benzer yer adlarına da bu pencereden bakalım. Bunlar coğrafi özelliğine göre adlandırılmış yerlerdir ve çıkıntı, burun üzerinde bulunmaktadırlar:
Giresun=Kerasus ve Görele=Koralla/Corolla adlarının kökeni, bu yerlerin denize doğru konumu ile ilgilidir. Romalı idareci Arrien Roma imparatoruna yazdığı bir mektupta Giresun’dan “Farnakia” diye bahsetmiştir ki (Feridun Emecen, “Giresun”, DİA, s.78) yukarıda “far” (phar) kalıbının işlevine de atıfta bulunmuştuk. Giresun ad kökeninin “boynuz=çıkıntı
=burun” anlamından türemesi, kiraz sözcüğü ile ilişkili olmadığı anlamına gelmez. Kiraz=kiras=keras=ceresa sözcüğünün, kirazın saplarının şekli itibarıyla “keras” yani “boynuz” ile ilişkili olduğu açıktır. Başka bir örnek de Faroz’dur (Trabzon-Yalı mah.). Çoğunlukla deniz feneri anlamındadır diye yazılsa da M.Ö. İskenderiye’de bentlerle karaya bağlanmak suretiyle liman olarak kullanılan Pharos (=Faroz) adasının (Kerim Cin, “İlk Deniz Feneri Ne Zaman ve Nerede Kullanılmıştır?”, 100 Bilinmeyen Konu, www.dzkk.tsk.tr) konumu ve fiziki özellikleriyle ilgilidir. Bu adada bir deniz feneri de inşa edilmiştir.
(MEVLÜT KAYA)