Bilge Kağan’ın Orhun Abidelerinde geçen “Türk milleti için gece uyumadım, gündüz oturmadım; ölesiye, bitesiye çalıştım. Aç milleti tok, az milleti çok, yoksul milleti bay kıldım...” sözleri, tarihin derinliklerinden çağımıza kadar sosyal devlet anlayışının Türk devlet geleneğindeki yerini özetler niteliktedir. Halkın tüm sosyal ihtiyaçlarının karşılanması, ihtiyaç sahiplerinin mağduriyetlerinin giderilmesi yönündeki insancıl politikalar, Türk devletlerinin daima ayrıcalığı olmuştur.
Selçuklu Devleti döneminde olduğu gibi, Osmanlı döneminde de ekonominin iyi olduğu yüzyıllarda bazı vakıflar, aşevleri, vb.kuruluşlar aracılığıyla yoksulların ihtiyaçlarının karşılanmasına yönelik önemli sosyal politikalar yürütülmüştür. Cumhuriyet döneminde de geleneksel sosyal devlet politikaları, büyük bir önemle sürdürülmüştür. Sağlık, eğitim, beslenme ve giyinme gibi hususlarda ihtiyaç sahiplerine devlet tarafından belli ölçülerde destek verilmiştir.
1939 yılında bu yöndebasındayer alan bir haberde, köylüye elbise desteğinden söz edilmekte, erkekler için olduğu gibi, kadınlar için de elbise çeşitlerinin üretileceği ve makul bir fiyata köylüye ulaştırılacağı haber verilmiştir. İlgili metin şöyledir:
“Köylü Elbiselerinde Çeşitler
Köylü Kadınları İçin de Elbise Hazırlanıyor
Sümerbank, köylü kadınları için de bir elbise tipi hazırlamaktadır. Bu tip ve kumaş tespit edilir edilmez köylü kadın elbiseleri piyasaya çıkarılacaktır. Bu tipin bir manto olması mukarrerdir.
Erkek köylüler için elbiseden başka çamaşırlar da hazırlanmıştır. Kayseri fabrikasında hazırlatılan kumaşlardan yapılan mintanlar 58 kuruşa mal olmuş ve aynı fiyatla Ankara ve İstanbul’da satışa çıkarılmıştır. Bakırköy fabrikasında hazırlanan kumaşlarla yapılan köylü tipi don ve gömlek de 90 kuruşa satılacaktır. Köylü çorapları 12,5 kuruş, köylü kasketi 30-35 kuruş, köylü iskarpini 190 ve köylü botları 290 kuruşa satılacaktır.
Köylünün, giyeceğini kolayca alabilmesi için köylü elbiselerinin vilayet merkezlerinden köylere gidecek kamyonlarla köylünün ayağına kadar götürülmesi şekli tetkik olunmaktadır…” (Akgün, 8 Haziran 1939).
Sümerbank aracılığıyla yapılan bu hizmetin, köylere dek kamyonlarla ulaştırılması oldukça önemli bir uygulamadır. Kumaş ve bez buhranının yaşandığı dönemlerde, özellikle köylünün elbise ihtiyacının ucuz fiyata karşılanmaya çalışılması, kamyonlarla köye, köylüye ulaştırılarak maliyet fiyatına satışa çıkarılması tam bir sosyal devlet uygulamasıdır.
Yukarıda verilen elbise fiyatlarını, Giresun köylüsü üzerinden, söz konusu yıldaki fındık fiyatı karşılığıyla hesaplamak mukayese açısından önemlidir. Elbise desteğinin gündeme geldiği 1939 yılında, fındık fiyatları 20 kuruş civarındadır(Akgün, 6 Temmuz 1939). Ortalama 3 kg. fındıkla bir adet mintan, 500 gramdan daha az fındıkla bir çift çorap, 1,5 kg. civarında fındıkla bir kasket, yaklaşık 10 kg. fındıkla bir çift iskarpin, yaklaşık 15 kg. fındıkla bir çift bot alınabilirdi.
Ulaşım ağının yaygın olmadığı, köylünün nadiren şehre inebildiği, yoksulluğun, salgın hastalıkların ve gıda yetersizliğinin yaşandığı bu dönemlerde, açlığı ve açıklığı gidermenin öncelikli olması gerekiyordu. Mevlüt KAYA