Menü
ESPIYE WEATHER
Cumhuriyetin ilanından sonra Türkiye’de özellikle üzerinde durulan “eğitim” konusunda, 15 yılda büyük ilerlemeler kaydedilmişti. Kasabalarda ve köylerde mıntıka okulları açılıyor, yakın bölgenin merkezi durumunda olan bu okullara köylerden gençler akın ediyordu. Ancak nüfusun hızla artmasından ötürü, öğrenci sayısı yıldan yıla artıyor, mevcut okullar yetersiz geliyordu. Bu duruma bağlı olarak, eğitimde verimliliğin düşmesinden endişe ediliyordu. Anadolu’nun her köşesinde köylüsü, kasabalısı el birliği ile okullar inşa ediyor, yetkililerden öğretmen talebinde bulunuyordu. 1930’larda Eynesil’de halkça yapımına başlanan ve 1936’da açılan okul, halkın o yıllarda eğitime verdiği önemi gözler önüne sermektedir.
Giresun genelinde kasaba merkezlerinde oturanlar zaten okullara yakın bulunduklarından bu fırsatı kolayca değerlendiriyorlardı. Köyde yaşayanlar ise eğitimden ve okullardan çok daha zor koşullarda yararlanabilecek durumdaydılar. Çünkü bugünkü gibi ulaşım ağları ve ulaşım araçları yaygın değildi. Köylerin çoğunun yolu dahi yoktu. Köy halkı tahsilli olmanın hem toplum için hem de birey için en önemli kurtuluş yolu olduğuna inanmış ve çocuğunu okutma yoluna koyulmuş ise de bunun zorluğu bir hayli fazlaydı. Ancak köylü,  “sırtıyla taş taşıyıp çocuğunu okutma”nın gerekliliğine inanmıştı ve varını yoğunu bu yola adamıştı…
Köylerde ve kasabalarda, eğitime olan talep her geçen gün artıyor, okullar öğrencilere yetmiyordu. Yeni okullara ihtiyaç vardı. Giresun basını, artan nüfusu gerekçe göstererek Giresun sınırları dâhilindeki okul yetersizliğini gündeme getiriyor, yetkililerden okul ve öğretmen talebinde bulunuyordu. Akgün gazetesinde, 1938 Ekim’inde konuya dair bir yazı ele alan Doğan Köymen,  “Ortaokulda Talebe Kesafeti” başlıklı yazısında git gide artan öğrenci sayısına bağlı olarak kasaba ve köylerdeki okul sayısının yetersizliğine dikkat çekiyor, Kültür Bakanlığı’ndan talepte bulunuyordu:
“Tirebolu-Görele Kazalarımızda Bir Ortaokula İhtiyaç Var
Ortaokulumuzda talebe mevcudu süratle artmaktadır. Geçen sene 550 mevcut vardı. Bu sene 700’e çıkmıştır. Okul binası bu mevcuda dar gelmektedir. 
Sayın Kültür Bakanımız Saffet Arıkan vilayetimize uğradıkları vakit ortaokul vaziyetimiz de konuşmalarımız arasında yer almış, bu ihtiyacımız üzerinde uzun uzun görüşülmüştü. Muhterem Kültür Bakanlığımız imkânlar nispetinde öğretmen kadrosunu arttırmak yoluyla bu ihtiyacımıza cevap vermişlerdir. Fakat bugün tahminin fevkine çıkan talebe kesafeti düşündürücü bir vaziyet ihdas etmiştir: 14 Şube açılmış, öğretmen kadrosu kâfi gelmiyor, okulda izdiham başlamıştır. 
Sebep, memlekette nüfus kesafeti var. Bugün Giresun Ortaokulu, 220 bin nüfuslu bir mıntıkanın ihtiyacı ile karşılaşmaktadır. Şebinkarahisar’daki vilayet dâhilinde hesap edilen ortaokulumuz ancak, Alucra, Karahisar, Suşehri’nin ihtiyaçlarını tatmin etmektedir. Vilayetimizin bu kısımda da 60 bin nüfusu (Suşehri hariç) vardır.
Bizim Giresun’daki ortaokul, Giresun merkezinin, Bulancak, Tirebolu ve Görele kazalarının –ki buralarda 220 bin nüfus vardır- ihtiyaçlarını önlemekten uzaklaşmaktadır. Ortaokula yalnız şehir ve kasaba çocukları değil, köy çocukları da hücum etmektedir. Ve bu önüne geçilemez bir haldedir. Bugün liselerde, enstitülerde kendi gayretleri ile okuyan köy gençleri de var. Bunlar memlekette maarif sevgisinin birden duyulduğunu ve tapıldığını gösteriyor…” (Doğan Köymen, “Ortaokulda Talebe Kesafeti”, Akgün, 13 Birinciteşrin 1938). –DEVAM EDECEK-  ( Mevlüt KAYA)