Eğitime olan talebin hızla arttığı 1930’lu yıllarda, Giresun yöresinde yaşayanların “çocuğunu okutma arzusu” en üst seviyedeydi. Dönemin maddi olanaksızlıkları, ulaşım, beslenme ve sağlık sorunlarının yanı sıra, okul bulmak da oldukça zordu. Tirebolu ve Görele kazalarındaki ilkokul ve ortaokullar, yakın civardan gelen talepleri zor karşılıyor, ortaokuldan sonrası içinse bir eğitim imkânı sunamıyordu. Yörede nüfus hızla artarken, “okuma”/tahsil kazanma ile yokluğu, imkânsızlıkları aşmak en çok tercih edilen yoldu; belki de tek kurtuluş yolu olarak görülmüştü. Köy yerlerindeki toprak azlığı, tarımın ve hayvancılığın zahmetine rağmen getirisinin aileye yetmemesi, büyük ölçüde gençleri umutsuzluğa düşürüyordu. Kırsaldaki yaşlılar da bu umutsuzluğun çaresini adeta bir öğreti gibi işliyordu gençlere: Oku, meslek edin, kendini kurtar, köyüne, memleketine faydalı ol… Küçüklüğünden beri yaşadıkları yokluk, kıtlık, hastalık, işgal ve savaş acıları, yaşlıların eğitime/tahsil kazanmaya yönelik fikirlerinin belirleyicisi olmuştu.
Memlekette hızla artan öğrenci sayısı, okul ve öğretmen ihtiyacını beraberinde getiriyordu. Bazı köylerde halk öncülüğünde yapılan ilkokullar hizmete giriyor, kazalarda ortaokullar açılıyordu. Ancak bunlar, artan öğrenci sayısına yetmiyordu. Öte yandan ortaokuldan mezun olan öğrencilerin, eğitimlerini sürdürebilecekleri bir lise yoktu. 1938 Haziran’ında yerel basında Giresun’un lise ihtiyacına dair ele alınmış bir yazıyı, konunun daha iyi anlaşılması açısından aşağıda naklediyoruz:
“Liselere giden gençlerimiz sılaya dönerlerken…
Bir Liseye Ne Zaman Kavuşacağız?
Çocuklarımızın Lise Tahsilini Yapmaları İçin Yılda 25-30 Bin Lira Para Veriyoruz
Ders yılı sonundayız. Lise tahsillerini yapmak için Trabzon, Samsun, Ankara ve İstanbul mekteplerine yolladığımız 100’e yakın genç, sılaya dönmek üzeredirler. Çocuklarını okutmak, yetiştirmek arzusu halkta gittikçe mukavemet edilmez bir hale gelmekte ve her sene liselere, yüksek mekteplere gönderilen talebenin adedi artmaktadır. Öyle ki, çocuğunu okutmak için yerini yurdunu satan, mektep parası veren aileler de yok değildir.
Giresun halkı, liselere gönderdiği talebenin yol, mektep ve sair masrafları için senede aşağı-yukarı 25-30 bin lira para sarf etmektedir. Halkın bu sessiz fedakârlığı bazen tahammülün fevkine çıkmaktadır.
Parasızlık yüzünden çocuklarını liselere gönderemeyen çokluğun çektiği üzüntü başlı başına düşünülecek bir mevzudur.
Giresun’da nüfus kesafeti vardır ve bir liseyi fazlası ile besleyecek menbaa maliktir. Bu sene yalnız Giresun Ortaokulu’na 510 talebe devam etmiştir. Gelecek sene bu 600 kişiyi bulacaktır. Ş. Karahisar gibi oldukça İç Anadolu sayılan bir muhitte, geniş bir havzanın çocuklarını bağrında toplayan bir ortaokulumuz daha var. Bundan başka Tirebolu ve Görele kazalarımızda 100.000 insan yaşamakta ve mühim miktarda ilkokul talebesi bulunmaktadır. Bu bölgenin eksiği olan bir ortaokulda kurulduktan sonra, Ordu vilayetindeki talebe vaziyeti de düşünülerek Giresun’da bir lise açılması hayatî zaruret halini almıştır. Giresun’da kurulacak lise işaret ettiğimiz mıntıkalarda biri birine en yakın yaşayan ve birçok münasebetlerle bağlı bulunan 600-700 bin insanın ihtiyacına cevap verecektir.
Bunun gerçekleşmesine yürüyeceklerinden emin olduğumuz Büyük maarifçi ve inkılapçılarımızın bu hayatî işimizi uzatmamalarını diliyoruz.” (Akgün, 2 Haziran 1938).
Not: Gazetedeki yazının ortasında bugün Kale Meslek ve Teknik Anadolu Lisesi binası olarak kullanılmakta olan tarihi binanın fotoğrafı konulmuş ve fotoğrafın altına şöyle bir not düşünülmüştür: “Lise olmasını dilediğimiz dünkü bina… Biz daha muhteşemine başladık. İnşaatına başladığımız 10 dershaneli büyük ilkokulun temeli yakında atılıyor…” (Akgün, 2 Haziran 1938). Mevlüt KAYA