1583’te Giresun’da fındık bahçelerinin bulunduğuna dair kayıtlar mevcuttur. Ancak bunların yıllık geliri bilinmemektedir(1). 18. Yüzyılda fındığın daha çok Giresun ve Ünye’de yetiştirilerek ihraç edildiği bilinmektedir(2). 1888’de Trabzon’un fındık üretimi 7.840.000 kg.’dı. 1903 tarihli bir kaynakta en makbul fındıkların Trabzon-Giresun yöresinde yetiştiği aktarılmış, yörede senelik 250.000.000 kıyye (320.500.000 kg.) civarında fındık üretildiği yazılmıştır (3). 19. Yüzyılda Trabzon, Giresun ve Ordu’da üretilen fındık, Trabzon’da işlenerek İngiltere ve Rusya’ya ihraç edilmekteydi(4). 20. Yüzyıl başlarında Giresun’da Ahıskalı yemenici Bekir adlı bir fakirin deniz kenarına dökülen fındıkları toplayarak evine götürüp yakması ve ısınması ile fındık kabuğunun yakacak olarak kullanımı yörede yaygınlaşmıştır. Ardından Trabzon’dan Giresun’a gelen bir soba ustası kabuk yakmaya elverişli sobalar üretmeye başlamıştır.
Rivayetlere göre bu zamanlara dek fındık kabuğunun yakılmasının günah olduğuna, yakıldığında ise o yıl mahsulün az olacağına ya da hiç olmayacağına inanılmaktadır(5). 1915’te; Giresun kazasında, 200.000-400.000 kantar civarında (11.281.600 kg.-22.563.200 kg.), Tirebolu ve Görele kazalarında 50.000-100.000 kantar civarında (2.820.400 kg.-5.640.800 kg.) fındık üretilmiştir (6). 1923 yılında Giresun’da 3.060.235 kg. tombul, 2.573.364 kg. sivri, 74.631 kg. badem fındık üretilmiştir. Ordu’da ise 978.317 kg. tombul, 10.829 kg. sivri fındık üretilmiştir (7). Giresun fındığının verimi ve rekoltesi olağanüstü gelişen durumlar dışında yıldan yıla belli oranda artarak gidiyordu. Ancak bazen doğal koşullar, afetler, aşırı kuraklık ya da soğuklar buna engel olabiliyordu. Üreticiler ve tüccarlar açısından yeni senenin mahsulü dört gözle bekleniyor, rekolte tahminleri açıklandıktan sonra piyasa ekonomisinin yönü belli oluyordu. Yörede fındık, ekonominin belkemiği demekti; “umut” demekti… Bundan dolayı Türklerde eskiden beri kutlanan ve içeriği, zamanı yöreden yöreye değişen hasat bayramlarının bir yansıması olarak fındık bayramları da Giresun’da kutlanmaktaydı. Büyük şölenler yapılıyordu. Her kesimden insanlar senenin ilk fındıklarını heyecanla, coşkuyla karşılıyordu. 1926’dan bir gazete haberiyle bu duruma bir örnek vererek yazıyı bitiriyoruz: “Yeni Sene Mahsulü Giresun’un İlk Fındıkları Merasim-i fevkalade ile ihraç edildi. 1926 senesinin yeni fındık mahsulünün ilk kısmı Ağustos’un yirmi yedinci Cuma günü Giresun’da merasim mahsulü ile Cumhuriyet Vapuruna sevk ve ihraç edilecektir.
Bu münasebetle Giresun Ticaret Odası bir gün evvel davetnameler tezyi’ etmiş ve Cuma sabahı şehrin her tarafı bayraklarla donatılmıştır. Saat 10’da Giresun’un faal valisi Rami Bey ve davetliler Ticaret ve Sanayi Odası’na gelmişlerdir. On buçukta muhtelif ticarethanelerden bayraklarla süslenmiş fındık çuvalları hamalların sırtlarına yükletilerek bütün tüccarlar, müessesat-ı maliye müdürleri, rü’sa-yı memurin, fındıkçı esnafın kısm-ı âzamı ve ahaliden pek çoğu bir alay teşkil eyledikleri halde iskeleye dökülmüştür. Orada mahsulün feyz ve bereketi hakkında dualar edilip teminat kurbanlar kesildikten sonra fındık çuvalları kayıklara yerleştirilmiş, Cumhuriyet Vapuruna sevk edilmiştir. Kayıkların hareketi ile beraber alay barakları ile donatılan Cumhuriyet Vapuru da düdük çalarak yeni mahsulü selamlamıştır. Bunu müteakip davetliler Cumhuriyet Vapuruna kadar ve vapurun yemek salonunda tüccardan Hacı Hasan Efendi tarafından verilen mükellef ziyafette bulunmuşlardır.” (Cumhuriyet, 8 Eylül 1926). Kaynaklar: (1) M. Hanefi Bostan, XV.-XVI. Yüzyıllarda Trabzon Sancağında Sosyal ve İktisadi Hayat, Ankara 2002, s. 442, 465, (2) Trabzon Ticaret Borsası Tarihi 1926-2013, Trabzon 2013, s. 55., (3) Ayhan Yüksel-Okan Yeşilot, Giresun’da Fındık ve Fındık Borsası’nın Tarihi, Giresun 2016, s. 56-64, (4) Yasemin Nemlioğlu Koca, “19.YY.’da Trabzon Limanı: Seferler, Tüccarlar, Mallar”, SOBİAD, Temmuz 2015, s. 472, (5) Kemal Peker, Fındık, Giresun 1948, s. 129, 130.,(6) Sezai Balcı-Mevlüt Kaya, Nişan Antreasyan; Fındık Ziraati ve Ticareti, İstanbul 2015, s. 16. (7) Ziraat Vekâleti Mecmuası, İstatistik Müdüriyeti, 1340, s. 300. Mevlüt KAYA