Fındık, Giresun yöresinin en başta gelen ticari ürünlerinden biridir. Kış haricinde tüm aylarda bir şekilde fındık bahçelerinin bakım, onarım, ilaçlama ve gübrelemesi ile meşgul olan yöre insanı, tüm umudunu fındığa bağlamış durumdadır. Bu durum, Osmanlı’nın son dönemlerinde büyük ölçüde şekillenmiş, fındık üreticiliği tarım ve hayvancılığı ikinci plana düşürmüştür. Çünkü fındık mahsulü, hasat zamanı oldukça yoğun ve yorucu geçen, bahçe bakımı zor ve yılın büyük bölümünü kapsamaktadır. Özellikle hasat vaktinde fındığın kalitesinin düşmemesi için adeta zamanla yarışıldığından işçi ihtiyacı oldukça fazladır. Yılın yaklaşık on ayında emek verilen mahsul, zamansız yağan kar veya mevsim normallerinin üstündeki soğuklardan etkilenerek “yanar” ve üreticiyi hayal kırıklığına uğratabilir. Mesken yapımı, düğün gibi pek çok girişimlerin yanı sıra eğitim, sağlık alanındaki ihtiyaçların büyük kısmının da yörede fındığa temellendiğini söylemek mümkündür.
Bu yazıda, 1925’te Giresun’da fındığa dair bazı durumları, İkdam gazetesinde yer aldığı şekliyle aktararak, yörenin sosyoekonomik yaşantısında fındığın geçmiş dönemlerde de önemli bir belirleyici olduğunu vurgulamaya çalışacağız:
“Giresun’da Fındık
Sevkiyat başlamış ve 15 günde 7 bin çuval sevk edilmiştir.
Giresun: 14 Eylül (muhabir-i mahsusamızdan) Malumat-ı ticariye: 16 Ağustos’tan itibaren iskelemizden fındık ve fındık içi sevkiyatına başlanılmış, on beş gün içinde yedi bin çuval sevkiyat yapılmıştır. Sevkiyat-ı mezkureninkısm-ı âzamı doğrudan doğruya Avrupa’yadır. Yalnız Yake vapuruna üç bin çuval fındık içi bir postada Marsilya’ya yüklenmiştir.
Mevsim hasebiyle olan iktisadi durgunluk zail olmuş, manifatura üzerine dahi işler başlamıştır.
Bir haftadır havaların yağmurlu geçmesi yüzünden fındık piyasası birkaç kuruş düşmüştür.
Ticarette kolaylık olmak üzere iskele suret-i muntazamda belediye tarafından tamir edilmektedir.
Cemiyetlerde; Tayyare Cemiyeti’nde fındıktan alınan tebriat Ağustos ayı zarfında iki bin lirayı mütecavizdir.
31 Ağustos Tayyare Bayramı şehri baştanbaşa sancaklarla donatmak suretiyle tes’id olunmuştur. Yalnız hiçbir kulüp layık-i veçhile bu bayramda alakadar olamamıştır.
Cemiyet-i mezkûrenin o günkü rozet hasılatı yüz liradır. Türk Ocağı her akşam gençlerle dolmaktadır.
Çınarlar Spor Kulübü dahi faaliyete geçmiştir. İntibahata dair mıntıka ile Çınarlar Spor Kulübü arasında ihtilaf hâsıl olmuş, henüz bir netice vermemiştir.
Mıntıka heyeti mezkûr kulüp heyet idaresini davet ederek mezkûr mesaili görüşeceklerdir.
Türk Ocağı futbol takımı egzersizlere başlamıştır. Yakın mıntıkanın tayin edeceği günlerde maçlar başlayacaktır. Mektep Müdürü Zeki Bey’in gayret ve hamiyetle jandarma mektebi bahçesinde tesis mahalli yaptırılmış, heveskârlar her akşam egzersiz yapmaktadırlar.
4 Eylül 341 Cuma günü Türk Ocağı’nda heyet-i idare intihab olunacaktır.” (İkdam, 12 Eylül 1925).
1928’e gelindiğinde, Karadeniz fındık mıntıkalarında rekoltelerin miktarı 400.000 kantar olarak tahmin edilmişti (Cumhuriyet, 13 Eylül 1928). Bu yılın yazında yağan kar, ölümlere yol açmış, fındığın kalitesini düşürmüş ve ayrıca verim bakımından bir sonraki yılı da olumsuz etkilemişti. 1928’in Ağustos ayında Trabzon Ziraat Bankası’nın fındık ticaretine kredi açması, fındıktan geçinenleri umutlandırmıştı:
“Trabzon Ziraat Bankası Fındık Ticaretine Kredi Açtı
İki senedir ziraate krediyi kesmiş olan Trabzon Ziraat Bankası, tekrar krediyi açmaya başladığı gibi, Eylül’den itibaren depo edilecek fındığa mukabil fındık tüccarına da mühim miktarda kredi açacağını alakadarlara tebliğ etmiştir. Bankanın bu yardımı piyasada iyi bir tesir uyandırmıştır.” (Cumhuriyet, 21 Ağustos 1928). MEVLÜT KAYA