*
HSK devrede…
Adalet Bakanı Abdulhamit Gül devrede…
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu devrede…
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Nurettin Canikli devrede…
Bütün ulusal ve mahalli basın takipte;
Lakin bir yılı aşkın zamandır aydınlanamayan bir sır!
11 yaşındaki bir kızın ölümü; kaza mı, cinayet mi, intihar mı?
Nasıl bir sırdır ki, bir yıldır aydınlanamıyor?
Aydınlanamıyor mu, yoksa aydınlatılmıyor mu?
Bu nasıl bir sırdır, bu nasıl bir araştırmadır?
Nerdeyse Kaşıkçı cinayetinin sırrı çözülecek, lakin Rabia Naz’ın ölüm sırrı çözülemeyecek gibi!..
Yoksa bu ölümün arkasında çook, çook derin güçler mi var?
Ya da şöyle soralım: Şayet bu sır çözülecek olursa, bu vesileyle bazı derin güçlerin sırrı da açığa çıkacağı için mi acaba bu sır kolay kolay çözülmez?
*
Son olarak İçişleri Bakanı Süleyman Soylu konuşuyor…
Sayın Soylu Rabia Naz’ın ölümüyle alakalı açıklama yaparken, (enteresan olan Türkiye’de sağır sultanların dahi duyduğu bir hadise için) önce Rabia Naz'ın ölümünden bir tanıdığı aracılığıyla haberdar olduğunu notunu düşerek söze başlıyor ve "Birisi bana dedi ki, orada hatırlı bir kişi sayesinde bu çocuk öldü ve bu çocuğun ölümünü orada sizin emniyet teşkilatınız dâhil olmak üzere herkes işbirliği yaparak bu çocuğun ölümünü düşme olarak gösterdi." ifadelerini kullanıyor… Ve son söz: "Benim araştırma gücüm, polisimin, emniyetimin, kolluk kuvvetlerimin, mülkiye müfettişlerimin araştırma gücü bu kadar ve biz bir şey bulamadık" diyor.
*
Türkiye’deki adalet Suudi Arabistan ve ABD’deki adalet gibi değildir.
Biz, ülkemizdeki yargıya ve adaletine güveniyoruz.
Sırrın çözüm sürecinin uzamasını adaletin hassasiyetine bağlıyoruz.
Öyle inanıyoruz ki, er geç bu sır çözülecek, adalet yerini bulacak, bu sırrın ucu kime dokunursa dokunsun onlarda hak ettiklerinin karşılığını zerre fire vermeden alacaklardır.
Ancak geciken adalet, adalet değildir!
Vesselam…
Ahmed Çıtlakoğlu
27 Nisan 2019 C.tesi / 22 Şaban 1440